Pierre Loti Tepesi’ne Çıkış: Haliç’in Altın Manzarası

İstanbul’un o bitmek bilmeyen enerjisi sizi yorduğunda, şehrin tüm kaosunu bir anlığına unutup nefes alabileceğiniz sihirli bir yer hayal edin. İşte Pierre Loti Tepesi, Haliç’in altın sularını ayaklarınızın altına seren o büyülü kaçış noktasıdır. Peki, bu kadar meşhur olan bu tepenin sırrı ne? Orada sizi ne bekliyor? Bu rehberde, Pierre Loti’de yapılacak şeyler listesinin en keyifli maddelerini birlikte keşfedecek, teleferikle gökyüzüne süzülmekten tarihi bir kahvede anılara dalmaya, oradan da manevi bir huzur durağına uzanan unutulmaz bir günün rotasını çizeceğiz. Hazırsanız, İstanbul’un en romantik tepesine tırmanışımız başlıyor!

Eyüp’ten teleferiğe binerek Haliç manzarası eşliğinde tepeye çıkın

Pierre Loti maceranızın ilk adımı, sizi yerden göğe, bugünden geçmişe taşıyacak büyülü bir yolculukla başlıyor: teleferik. Eyüp Sultan Camii’nin hemen yanından kalkan TF2 Eyüp-Piyer Loti Teleferik Hattı, sadece bir ulaşım aracı değil, aynı zamanda manzara seyretmeye başladığınız ilk an. Kabine adım atıp yükselmeye başladığınızda, şehrin gürültüsü yavaşça aşağıda kalır ve Haliç’in o meşhur panoraması gözlerinizin önüne serilir.

Yükseldikçe, altınızdan akıp giden tarihi Eyüp Mezarlığı’nın asırlık servileri ve Osmanlı mezar taşları, bu modern yolculuğa ne kadar derin bir tarih katmanı eşlik ettiğini size fısıldar. Birkaç dakika içinde Haliç’in kıvrımları, tarihi şehir surları ve köprüler belirginleşir; İstanbul’un yedi tepesinden birine, en şiirsel olanına doğru süzülürsünüz. Bu kısa ama etkileyici yolculuk, tepede sizi bekleyen deneyimlerin adeta bir fragmanı gibidir.

Teleferik, yaz aylarında genellikle sabah 08:00’den akşam 23:00’e, kış aylarında ise 22:00’ye kadar hizmet veriyor, böylece günün farklı saatlerindeki manzaralara tanıklık etme şansı sunuyor. Bilet fiyatları zamanla değişebileceğinden, seyahatinizden önce güncel ücretleri kontrol etmenizi öneririz. Eğer daha otantik ve sakin bir başlangıç isterseniz, mezarlığın içinden geçen taş döşeli patikayı takip ederek yaklaşık 15-20 dakikalık mistik bir yürüyüşle de tepeye ulaşabilirsiniz.

Pierre Loti Tepesi

Tarihi kahvede oturup Haliç’e karşı çayınızı yudumlayın

Tepeye ulaştığınızda sizi ilk karşılayan, pötikareli masa örtüleri, havaya karışan taze demlenmiş çay ve Türk kahvesi kokusuyla o meşhur tarihi kahve olacak. Burası sadece bir kahve değil, adını ve ruhunu 19. yüzyılda yaşamış bir İstanbul aşığından alan, adeta zamanın durduğu bir mekan. Gerçek adı Julien Viaud olan Fransız deniz subayı ve yazar Pierre Loti, bu tepeye o kadar sık gelirmiş ki, o dönemler “Rabia Kadın Kahvesi” olarak bilinen bu mekan, zamanla onun adıyla anılmaya başlanmış.

Loti, Haliç’in o dönemki ahşap yalılarla süslü manzarasına bakarak, Osmanlı’da geçen meşhur aşk romanı “Aziyade”yi burada kaleme aldığı söylenir. Aslında bu durum, bir yerin kimliğinin nasıl şekillendiğinin de ilginç bir örneğidir. Bir zamanlar sadece yerel halkın bildiği bu sakin köşe, yabancı bir yazarın romantik bakış açısıyla tüm dünyaya mal olmuş ve uluslararası bir üne kavuşmuştur. Bugün siz o masalardan birine oturduğunuzda, sadece çayınızı yudumlamakla kalmaz, aynı zamanda bir asır önce başka bir gezgin tarafından başlatılan bu edebi ve romantik mirasın bir parçası olursunuz.

Ancak tepedeki keşfiniz kahveyle sınırlı kalmasın. Etrafı biraz gezdiğinizde tepenin kendi küçük sırlarını keşfedebilirsiniz. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde bile bahsettiği meşhur Dilek Kuyusu’na (Niyet Kuyusu) bir göz atın; rivayete göre içine bakanlar gönüllerinden geçeni görürmüş. Ayrıca tepenin çevresinde Mevlevi dervişi İskender Dede’nin kabri gibi, Loti’den çok daha eskilere dayanan tarihi yapılar da bulunur. Bu küçük detaylar, tepenin sadece bir manzara noktası değil, aynı zamanda yaşayan bir tarih katmanı olduğunu gösterir.

Pierre Loti Tepesi

Eyüp Sultan Camii ve türbesini ziyaret edin

Tepenin romantik ve nostaljik atmosferinden ayrılıp aşağıya, Haliç’in kıyısına indiğinizde, yolculuğunuzun en derin katmanına ulaşırsınız: Eyüp Sultan Camii ve Türbesi. Burası sadece İstanbul için değil, tüm İslam dünyası için en kutsal mekanlardan biridir. Caminin manevi merkezinde, Hz. Muhammed’in sancaktarı ve Medine’de onu evinde misafir eden değerli sahabesi Ebu Eyyûb el-Ensarî yatmaktadır. İstanbul’un ilk Arap kuşatması sırasında şehit düşen el-Ensarî’nin kabri, fetihten sonra Fatih Sultan Mehmed’in hocası Akşemseddin tarafından mucizevi bir şekilde bulunmuş ve Fatih, bu kutsal mekanın üzerine bir külliye inşa ettirmiştir.

Bugün gördüğünüz yapı, Fatih’in 1458’de yaptırdığı orijinal cami değildir. Yüzyıllar içinde, özellikle depremler nedeniyle hasar gören yapı, 18. yüzyılın sonlarında Sultan III. Selim tarafından neredeyse tamamen yeniden inşa edilmiştir. Bu nedenle cami, klasik Osmanlı mimarisinden çok, zarif ve süslü Osmanlı Barok üslubunun en güzel örneklerinden birini yansıtır. Bu durum, caminin sadece tarihi bir kalıntı olmadığını, aynı zamanda İstanbul’un kendisi gibi yıkılıp yeniden yapılarak, farklı dönemlerin izlerini taşıyarak yaşayan ve nefes alan bir anıt olduğunu gösterir.

Caminin huzur dolu iç avlusuna girdiğinizde sizi bir şadırvan, asırlık ulu bir çınar ağacı ve muazzam bir manevi atmosfer karşılar. Ziyaretin asıl odak noktası ise hiç şüphesiz Ebu Eyyûb el-Ensarî’nin türbesidir. Göz alıcı İznik çinileriyle bezenmiş duvarları ve içerideki derin sükunet, ziyaretçileri derinden etkiler. Bu mekanın bir başka tarihi önemi de, Osmanlı padişahlarının tahta çıkma törenlerinin burada yapılmasıdır. Yeni sultanlar, bu kutsal mekanda Osman’ın Kılıcı’nı kuşanarak resmen hükümdarlıklarını ilan ederlerdi.

Bu kutsal mekanı ziyaret ederken bazı kurallara dikkat etmek önemlidir. Cami ibadete açık olduğundan, özellikle namaz vakitleri dışında gezmek daha uygundur. Ziyaretçilerin omuzları ve dizleri kapatan mütevazı kıyafetler giymesi, kadınların ise başlarını örtmesi beklenir. Türbe ise genellikle sabah 09:30 ile akşam 16:00 saatleri arasında ziyarete açıktır.

Eyüp Sultan Camii ve Türbesi

Hazır Buraya Kadar Gelmişken…

Pierre Loti Tepesi ve Eyüp Sultan’daki gününüz, aslında İstanbul’u anlamak için harika bir başlangıçtır. Modern bir teleferikle çıktığınız tepede 19. yüzyıl nostaljisi yaşayıp, eteklerinde 15. yüzyıla dayanan manevi bir merkeze inmek, bu şehrin farklı katmanlarının nasıl iç içe geçtiğinin en güzel özetidir.

Bu bölgedeki keşfinizi tamamladıktan sonra Haliç’in sunduğu diğer güzelliklere de uzanabilirsiniz. Eyüp’ün manevi atmosferinden sonra, Haliç’in karşı kıyısındaki renkli cumbalı evleri ve tarihi sokaklarıyla sizi bekleyen Balat’ın Renkli Sokaklarında kaybolmaya ne dersiniz? Eğer İstanbul’un farklı bir yüzünü, Boğaz’ın incisi olan o meşhur cami ve hareketli meydanı görmek isterseniz, rotanızı Ortaköy Meydanı‘na çevirebilirsiniz. Kumpir ve waffle kokuları eşliğinde bambaşka bir İstanbul manzarası sizi bekliyor. Daha farklı bir deneyim için ise Haliç kıyısındaki Miniatürk veya Rahmi Koç Müzesi de harika alternatiflerdir.

Kaynakça: Eyüp Sultan Camii ve Pierre Loti bölgesi hakkında daha detaylı ve güncel bilgiler için Eyüpsultan Belediyesi’nin resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Soru 1: Pierre Loti Tepesi’ne teleferik dışında nasıl çıkılır? Cevap: Teleferiğe ek olarak, Eyüp Sultan Mezarlığı’nın içinden geçen tarihi patika yoldan yaklaşık 15-20 dakikalık bir yürüyüşle tepeye ulaşabilirsiniz. Ayrıca, bölgeye hizmet veren belediye otobüsleri ve minibüsler de bulunmaktadır.

Soru 2: Pierre Loti’yi ziyaret etmek için en uygun zaman hangisidir? Cevap: Gün batımı saatleri, Haliç’in üzerine vuran altın rengi ışıklarla en fotojenik ve romantik manzaraları sunar. Ancak kalabalıktan kaçınmak isterseniz, hafta içi sabah saatleri daha sakin bir deneyim için idealdir.

Soru 3: Eyüp Sultan Camii’ni ziyaret ederken nelere dikkat etmeliyim? Cevap: Cami ibadete açık olduğu için namaz saatleri dışında ziyaret etmeniz, içeride sessiz olmanız ve mütevazı giyinmeniz (kadınlar için başörtüsü, omuz ve dizleri kapatan kıyafetler) önemlidir. Türbe genellikle 09:30-16:00 saatleri arasında ziyarete açıktır.

Yorumlar